Başlık: Sansürü içselleştirmek
Konular: pro-internet, sansür
Tarih: 10.02.2008
Kaynak: 21.05.2023 tarihinde şuradan alındı: ozguruckanzone.blogspot.com

Düşünce ve ifade özgürlüğüne ket vuran sansür uygulamalarının yarattığı asıl tehlike, giderek sansür mekanizmasının bireylerin zihnine sinmesi, içselleşmesidir.

5651 sayılı internet yayıncılığı yasası, Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde kurulan "e-muzır kurulu" TİB ve Türk Telekom'un fiili erişim tekeli formülünden nasıl bir sonuç çıkacağını daha önce de bu köşede konu etmiştim: İnternet sansürü…

Nitekim video paylaşım sitesi Youtube'a erişimin iki ayrı mahkeme kararıyla engellenmesi sansür tartışmalarını ayyuka çıkardı. Görünürdeki neden Atatürk'e hakaret suçunun işlenmesiydi. İlgili videolar site yetkililerince kaldırıldı, erişim tekrar sağlandı. Bu kez de Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi bölücülük suçu işlendiği gerekçesiyle süresiz erişim yasağı getirdi. Halen siteye erişilebiliyor, ama bu ne kadar sürer, bilinmez. Bu arada TİB Başkanı sansür eleştirileri karşısında bir açıklama yaptı ve Youtube'un "internetin yapısı gereği Türkiye'yi de kapsayan" bir "yer sağlayıcı" olduğunu, bu yüzden de kurumdan "faaliyet belgesi" alması gerektiğini, erişim engellemeye bu yüzden başvurmak zorunda kaldıklarını iddia etti. İnternet, "yapısı gereği" ülkemizi de kapsar. Buna göre Türkiye'den erişilebilen her türlü yer sağlayıcı kurumdan faaliyet belgesi almak zorunda! Bu akıl yürütme, 5651 sayılı yasanın ve uygulayıcılarının internetin yapısını nasıl anladıklarını gösteriyor. Bu mantıkla kullanıcı etkileşimine dayalı tüm ağı denetleme rüyası elbette görülür. Nitekim hemen forum sitelerinde yasağın nasıl delineceğiyle ilgili teknik malumat dolaşmaya başladı.

Mesele Youtube'a erişimin engellenip engellenememesi değil. Söz konusu olan bu popüler site olunca, medya başta olmak üzere, "dünya âleme rezil olduk" nidalarıyla sansür eleştirisi yapmak da kolay. Daha kaç tane sitenin, blog'un, haber kaynağının sansürlendiğini biliyor musunuz? Bu sansürün herhangi bir hukuki karara dayanmadan üniversite, kütüphane vb. ağlara ne kadar yayıldığını? Mesele bu kadar da değil. Düşünce ve ifade özgürlüğüne ket vuran sansür uygulamalarının yarattığı asıl tehlike, giderek sansür mekanizmasının bilgiyi üreten, dağıtan ve paylaşan bireylerin zihnine sinmesi, içselleşmesidir. İnsanlar farkında olmadan "otosansür" uygulamaya başlarlar. Sansürle mücadele etmek görece kolaydır. Ama otosansür söz konusu olduğunda mekanizma anonimleşir.

TK Başkanı, son internet düzenlemeleriyle Türkiye'nin "öncü ve örnek ülke" haline geldiğini söylemiş. Bir biçimde "öncü" olduğumuz doğru da, umarım kimseye "örnek" olmayız!