Başlık: Şiddetsizliğin İntihar Anlamına Geleceği Dönem
Tarih: 2001
Kaynak: 22.09.2022 tarihinde şuradan alındı: gayrnesriyat.substack.com
Notlar: Çeviri: Gayr Neşriyatı
İngilizce Aslı: When Non-Violence is Suicide

MS 2025 yılının sonbaharı. Tekno-endüstriyel düzenin son buluşundan bir yıl geçmiş, siz ve dostlarınızın durumu da gayet iyi. Bahçeniz geçtiğimiz yaz ilerleme kaydetmiş ve kulübenizde önümüzdeki kışı geçirmeniz için ihtiyacınız olan kuru sebze, kuru fasulye ve diğer gıda maddelerinden oluşan sağlam bir stoğunuz var. Tam şu anda patateslerinizi hasat ediyorsunuz. Küreklerinizle siz ve dostlarınız patatesleri teker teker söküyor ve tombul yumruları topraktan çıkarıyorsunuz.

Birden dostlarınızdan biri sizi uyarmak için dürtüyor ve başınızı kaldırıp bakıyorsunuz. Bir de ne göresiniz, Peşinizden kötü görünümlü bir çete geliyor. Silahları var. Başınıza bela olacak gibi görünüyorlar, ama siz sağlam duruyorsunuz. Çetenin lideri size doğru yürüyor ve şöyle diyor,

"Patateslerin güzel görünüyor."

"Evet," diye cevap veriyorsun. "Patatesler gerçekten güzel görünüyor."

"Onlara el koyacağız" diyor çete lideri.

"Canınız cehenneme!" diye cevap veriyorsunuz. "O patatesleri yetiştirmek için koca bir yaz boyunca uğraştık..."

Çete lideri tüfeğini yüzünüze doğrultur ve "Seni serseri" der. Sonra adamlarına ekliyor: "Dick, Ziggy, kulübeyi kontrol edin ve ne tür yiyecekleri olduğuna bakın. İçeri girip kışı burada geçirebiliriz. Mick, şuradaki kaltağı kaçmadan yakala. Güzel bir kıçı var. Bu gece hepimiz onu becereceğiz."

Sinirleniyorsun ve bağırmaya başlıyorsun, "Seni piç! Yapamazsın..."

Ve tüfek patlar. Sen artık ölüsün.


Şiddete başvurmamanın işe yarayacağı tek senaryo sizi koruyan bir polis kurumunun varlığı olacaktır. Polis korumasının olmadığı durumlarda şiddetsizlik intihar etmekle neredeyse eşdeğerdir.

Elbette bu durum da her zaman ve her yerde geçerli değildir. Colin Turnbull tarafından anlatılan Afrika Pigmeleri arasında insanların ölümcül şiddetlerle karşı karşıya kalabileceği gerçeği bilinmiyordu bile. Diğer göçebe avcı ve toplayıcı toplumlarda insanlar bazen kavgalarda birbirlerini öldürürler, fakat asla birbirlerinin topraklarını zapt etmezler ya da diğer kabileleri sistematik olarak katletmezler. Bu koşullar altında, şiddetsizlik hayatta kalmakla tutarsız değildir.

Bununla birlikte, gerçekçi olmak gerekirse, tekno-endüstriyel sistem sona erdiğinde içinde bulunacağımız koşullar böyle şeyler olmayacak. Dışarıda bir sürü acımasız insan var: Naziler, Cehennem Melekleri (Motor Kulübü), Ku Klux Klancılar, Mafya... ve daha adı anaakımda karşımıza çıkmayan birçoğu. Sistem çöktüğünde yok olup gitmeyecekler. Hâlâ etrafta olacaklar. Muhtemelen deneseler bile kendi yiyeceklerini yetiştirmekte başarılı olamayacaklardır ve denemeyeceklerdir çünkü bu tip insanlar başkasının yiyeceğini almayı kendi yiyeceklerini yetiştirmekten çok daha cazip bulacaklardır. Ve gaddar oldukları için yiyeceğinize ihtiyaçları olmasa bile sırf eğlence olsun diye sizi öldürebilir yahut tecavüz edebilirler.

Mevcut koşullar altında barışçıl ve yumuşak huylu olan pek çok sıradan insan da yiyecek ya da onu yetiştirecek uygun bir tarım arazisine ihtiyaç duyduklarında saldırganlaşabilirler. Köylülerin hala nispeten kendi kendilerine yetebildiği dünyanın "geri kalmış" bölgelerinde gıda sıkıntısı kritik olmayabilir, ancak tarımın tamamen böcek ilaçlarına, kimyasal gübrelere ve traktörler için yakıta (diğer şeylerin yanı sıra) bağımlı olduğu ve çok az insanın kendi gıdasını verimli bir şekilde yetiştirme becerisine sahip olduğu sanayileşmiş ülkelerde, sistem çöktüğünde gıda sıkıntısının ciddi boyutlara ulaşacağı kesindir.

Diyelim ki sanayileşmiş ülkelerde yeterince ekilebilir arazi var ve teorik olarak tüm insanlar ilkel yöntemlerle kendi yiyeceklerini yetiştirebilecekler. Faal bir hükümetin yokluğunda, şehir sakinlerini kırsal kesime dağıtmanın ve her aileye sistematik olarak kendi arazisini tahsis etmenin hiçbir yolu olmayacaktır. Sonuç olarak, kaos ve karışıklık ortaya çıkacaktır. Bazı insanlar kendileri için en büyük ya da en iyi araziyi kapmaya çalışacak, diğerleri onlara karşı çıkacak ve ölümcül kavgalar patlak verecektir. Silahlı gruplar kendilerini korumak için, hatta doğrudan saldırgan amaçlar uğruna örgütlenecektir. Bu sistemin çöküşünden sağ çıkmak istiyorsanız, kendiniz silahlanmalı ve silahınızı etkili bir şekilde kullanmaya hazır olmalısınız. Bu, fiziksel hazırlığın yanı sıra psikolojik bir hazırlık da gerektirir.

Kendinizi savunmak için silahlanmak ve savaşmaya hazır olmak sadece hayatta kalmanız için gerekli bir koşul değil, aynı zamanda sizin göreviniz olacaktır. Naziler, Cehennem Melekleri ve Ku Klux Klancılar özgürlüğün en tehlikeli düşmanları olmayacaktır. Bu insanlar asi, çalkantılı ve kanunsuz oldukları için büyük ve bölgelerde etkili örgütler kurmaları pek olası değildir. Çok daha tehlikeli olanlar, mevcut sistemin belkemiğini oluşturan, disiplinli örgütlerde yaşamaya adapte olmuş insanlar olacaktır: "burjuva" tipler - mühendisler, şirket yöneticileri, bürokratlar, askerler, bazı polisler ve buna benzerleri. Bu insanlar düzeni, organizasyonu ve teknolojik sistemi mümkün olan en kısa sürede yeniden kurmak isteyeceklerdir. Yöntemleri Naziler ve Cehennem Melekleri'ninkinden daha az kaba olacaktır, ancak hedeflerine ulaşmak için gerekli olduğunda güç ve şiddet kullanmaktan çekinmeyeceklerdir. Bu insanlara karşı kendinizi fiziksel olarak savunmaya hazır olmalısınız.